Episodios

  • Ateşkesin Ardından: Keşmir'den Gazze'ye Direnişin ve Sessizliğin Coğrafyası
    May 14 2025

    Konuğumuz Pakistan'ın Karachi şehriden bağlanıyor: Farid Bin Masood. Farid, Karachi Üniversitesi'nde sosyoloji alanında okutmandır.

    Farid ile bu programda Pakistan ve Hindistan arasındaki ateşkesin ardından yaşananları konuşuyoruz. Her iki yerde de kutlamalar başladı - sanki hiçbir şey olmamış gibi.

    Annem, 'Bu üç gün boyunca perişan haldeydik', dedi. Neredeyse üç gün boyunca elektrik yoktu. Her akşam savaş uçakları çatımızın üzerinden uçtu, bu bizi çok endişelendirdi. En son benimle konuştuğunda, "Ben senden uzaktayım ve sen burada değilsin. Eğer burada başımıza bir şey gelirse, lütfen kardeşlerin ellerini bırakma" dedi. Sanki son sözlerini söylüyormuş gibi hissettim. Benim de çaresizlik içinde uzaktan izlemek, takip etmek ve dua etmekten başka bir şey gelmedi.

    Ammar Ali Jan, Jacobin'de, "Hindistan ve Pakistan Felaketin Eşiğinde" başlıklı, Tarık Ali'nin NLR'deki makalesini daha açık bir şekilde yeniden yazdı.

    "Pek çok Hindu milliyetçisi son Pahalgam terör saldırısını “Bizim 7 Ekimimiz” olarak nitelendirdi ve şimdi Pakistan'ın “enkaza dönüştürülmesi” çağrısında bulunuyor. Zayıf bir ateşkes altında bile milliyetçi kılıçlar uluslararası hukukun çöküşüyle çarpışıyor."

    Şu anda her iki devlette de orduların cesareti övülüyor. Askerlerin ne kadar cesur olduğundan bahsediliyor. Buradaki asıl mesele - çoğu zaman unuttuğumuz mesele - Keşmir'dir.

    Bu yayın Keşmir bağlamında, Keşmir'in tarihsel bağlamını vermeye çalışıyor, Pahalgam saldırısı sonrasında Keşmir'in durumu hakkında konuşuyoruz. Masala e Keşmir 'line of control' (kontrol hattı), 'war on terror' (teröre karşı savaş) Amerika'nın teröristlerden kurtulma konusundaki ikiyüzlülüğü, Hindutva ve Siyonizm'le ilgili konuşuyoruz.

    Fakat öncesinde özet olarak hızlıca dünya gündemini aktarmak istiyorum.


    The Guardian manşetinde, Mahmood Khalil yeni doğan çocuğu için bir mektup yazdı. Öte yandan ABD'deki üniversitelerde öğrencilere polis zorbalığı devam diyor. Columbia Üniversitesi'nde kütüphanedeki Filistin yanlısı protestonun ardından 65'ten fazla öğrenciye uzaklaştırma cezası verdi.

    Burada iki iyi haber ise Mohsen Mahdawi ve Rumeysa Öztürk serbest bırakıldı. Mahdawi serbest bırakıldığı gün Trump’a meydan okuyarak şöyle dedi: “Senden korkmuyorum. Bu mücadele bir sevgi, adalet ve insanlık mücadelesidir.”


    Venezuelalı 19 yaşındaki Merwil Gutiérrez, Bronx’ta gözaltına alındı ve El Salvador’daki bir hapishaneye gönderildi. Suçu? Venezuelalı olmak. Babası Wilmer Gutiérrez haykırıyor: “Hayallerimizi yıktılar. Bu adaletsizliğin olacağını hiç düşünmemiştik…”


    Georgetown Üniversitesi'nden Badar Khan Suri ise ICE tarafından “yüksek güvenlikli tehdit” olarak tutuluyor. Filistin’deki soykırıma dikkat çektiği için cezalandırılıyor. Profesör Nader Hashemi şöyle diyor: “Badar, acısını anlamlı hale getirmek istiyor: Eğer bu baskılar Gazze’deki soykırıma dikkat çekmeye yarayacaksa, buna değer.”


    Son olarak, geçen hafta veremediğim Türkiye'den iki haber vermek istiyorum:


    1 Mayıs sabahı Antep’te biri çocuk iki işçi hayatını kaybetti. 14 yaşındaki Suriyeli çocuk işçi Ali, Tekstilkent’te çalıştığı atölyede, asansörle duvar arasında sıkışarak öldü.


    24 Nisan’da ise İzmir’de, dört çocuğuna tek başına bakan Suriyeli bir kadın, M., komşusu ve çocukları tarafından “Suriyelileri bu mahallede istemiyoruz” diyerek saldırıya uğradı. Komşu, sadece şiddet uygulamakla kalmadı, aileyi şikayetçi olurlarsa evlerini yakmakla, çocuklarını öldürmekle tehdit etti. Aile şikâyet etmekten korkuyor. Göçmenlerle Kardeşiz Platformu acil yardım çağrısında bulundu. Bu sadece bir olay değil, toplumun fay hatlarındaki ırkçılığın gündelik hayata nasıl sızdığını gösteriyor.

    Más Menos
    29 m
  • Bumerang Etkisi: Şiddet, Sömürü ve Otoriterliğin Kesişiminde Dünya Hali
    May 7 2025
    Konuşacak pek çok şey birikti. İstanbul'da yaşanan deprem bir kez daha mekânsal kırılganlığımızı yüzümüze çarptı ve ardından gelen büyük bir kayıp: Sırrı Süreyya Önder’in zamansız gidişi. Kelimelerimize, muhalefetimize, vicdanımıza bir eksilme daha ekledi.Geçtiğimiz hafta Noura Erakat’ın Rutgers Üniversitesi’nde yazdığı çarpıcı makaleye yeniden döndüm: “Bumerang Geri Dönüyor: ABD destekli Filistin savaşı, Esther Projesi'nden sınırdaki şiddete kadar otoriterliği ülke içinde nasıl yaygınlaştırıyor?” Erakat’ın 'bumerang etkisi' diye tanımladığı bu dinamik, Eqbal Ahmad ve Aimé Césaire’in sözleriyle yankı buluyor, “Bir erkek ev bekçisine sadistçe şiddet uygulayıp eşine karşı nazik olamaz. Bir kadın kocasına karşı zalim olup çocuğuna karşı nazik olamaz. Bunlar organik ilişkilerdir.”Bu sözler, sadece bireysel ilişkileri değil, devletlerin şiddet mekanizmalarıyla yurttaşlarına yönelttiği çelişkili ikiyüzlülüğü de özetliyor. Dışarıda şeytanlaştırılan halklar, içeride özgürlük hayaliyle kandırılan halklara dönüşüyor. İşte bu yüzden, vicdan terazisi şaşmış bir çağda yaşıyoruz.1 Mayıs sabahı Antep’te biri çocuk iki işçi hayatını kaybetti. 14 yaşındaki Suriyeli çocuk işçi Ali, Tekstilkent’te çalıştığı atölyede, asansörle duvar arasında sıkışarak öldü. Aynı sabah, AKP milletvekiline ait Ünal Sentetik Çuval fabrikasında çalışan 53 yaşındaki Ercan Çoban, iş kazası geçiren bir arkadaşını hastaneye götürüp dönerken, kendi geçirdiği kazada hayatını yitirdi. BİRTEK-SEN Başkanı Mehmet Türkmen’in dediği gibi, “Bugün 1 Mayıs, işçilerin hayatını öğüten bu katil düzenden hesap sormanın da günü olsun.”Irkçı Saldırı İzmir'de: ‘Evlerini Yakarız’24 Nisan’da İzmir’de, dört çocuğuna tek başına bakan Suriyeli bir kadın, M., komşusu ve çocukları tarafından, “Suriyelileri bu mahallede istemiyoruz” denerek saldırıya uğradı. Komşu, sadece şiddet uygulamakla kalmadı; aileyi şikayetçi olurlarsa evlerini yakmakla, çocuklarını öldürmekle tehdit etti. Aile şikâyet etmekten korkuyor. Göçmenlerle Kardeşiz Platformu acil yardım çağrısında bulundu. Bu sadece bir olay değil, toplumun fay hatlarındaki ırkçılığın gündelik hayata nasıl sızdığını gösteriyor.Keşmir ve Pahalgam: İstismarın Yeni Bir PerdesiKeşmir'deki Pahalgam saldırısında 26 kişi katledildi. Hindistan, Pakistan'ı suçladı. Bin 500 kişi gözaltına alındı. Aynı anda, Hindistan Pakistan'a akan Chenab Nehri'ni keserek bir başka 'savaş' sinyali verdi. Su, burada sadece bir kaynak değil, jeopolitik bir tehdit, halkları boğan bir silaha dönüştü.Maria Khan, The Wire için yazdığı yazısında şu uyarıyı yapıyor, “Şiddeti, Hindu-Müslüman eksenine sıkıştırmak, devletin sorumluluğunu görünmez kılar.”Maddenin kaldırılmasından sonra 'normalleşme' iddialarıyla göz boyayan Hindistan hükümeti, şimdi Pahalgam’daki katliamı Keşmirli Müslümanlara karşı baskının bahanesi haline getiriyor. Oysa istihbarat, saldırıdan sadece saatler sonra aktif 60 militanın varlığını bildiriyor. Peki, bu bilgi neden daha önce yoktu?ABD’de Göçmenler ve İşçiler: Trump’ın Gölgesinde1 Mayıs’ta ABD’de işçiler, göçmenler ve aktivistler sokaklardaydı. Columbia Üniversitesi öğrencisi Mohsen Mahdawi, iki haftalık ICE gözaltısından sonra serbest bırakıldı. Filistinli bir aktivist olarak Trump’a meydan okuyarak şöyle dedi, “Senden korkmuyorum. Bu mücadele bir sevgi, adalet ve insanlık mücadelesidir.”Öte yandan, Venezuelalı 19 yaşındaki Merwil Gutiérrez, Bronx’ta gözaltına alındı ve El Salvador’daki bir hapishaneye gönderildi. Suçu ise Venezuelalı olmak. Babası Wilmer Gutiérrez haykırıyor, "Hayallerimizi yıktılar. Bu adaletsizliğin olacağını hiç düşünmemiştik…”Georgetown Üniversitesi'nden Badar Khan Suri ise ICE tarafından 'yüksek güvenlikli tehdit' olarak tutuluyor. Filistin’deki soykırıma dikkat çektiği için cezalandırılıyor. Profesör Nader Hashemi şöyle diyor, "Badar, acısını anlamlı hale getirmek istiyor: Eğer bu baskılar Gazze’deki soykırıma dikkat çekmeye yarayacaksa, buna değer.”Bumerang Gerçekten Geri DönüyorTüm bu örnekler birbirinden kopuk değil. Noura Erakat’ın tanımladığı gibi: Dışarıda kurduğumuz şiddet içeriye dönüyor. Pahalgam’da, Tekstilkent’te, ICE hücrelerinde, İzmir sokaklarında. Otoriterlik sadece sınırda durmuyor. Zihinlere, sokaklara, işyerlerine sızıyor. Tıpkı o sadist bekçiye şiddet uygulayan ama evinde huzur isteyen adam gibi.Mohsen Mahdawi’nin sesiyle bitirelim, “Kimseden korkmayacağız çünkü bu mücadele bir insanlık mücadelesidir.”
    Más Menos
    27 m
  • Keşmir Gerilimi, ABD’de Öğrenci Tutuklamaları ve Vatandaşların Sınır Dışı Edilmesi
    Apr 30 2025

    Konuşacak pek çok şey birikti; geçen hafta Pahalgam Keşmir saldırısı sonrasında Pakistan ve Hindistan arasında gerilimler yeniden başladı.

    Aklım bir yandan Pakistan'dayken, İstanbul'da deprem olmadan önce ABD'deki uluslararası öğrencilerin tutuklanmasıyla ilgili konuştuk. Neredeyse üç programımız bu meseleler üzerindeydi ve iki konuğumuz ABD'den bize bağlanmıştı. Her ikisiyle ABD'de olup bitenlere yakından takip ettik ve takip etmeye de devam ediyoruz.

    Burada özellikle Mohsen Mahdawinin tutuklanması beni çok üzdü. Mohsen, Columbia Üniversitesi'nde Felsefe bölümünde okuyordu. Son dönemdeydi ve mezun olmak üzeredeydi ama şu an gözaltı merkezinde tutuluyor. Kendisi, vatandaşlık mülakatı esnasında tutuklanıyor. Mohsen, tutuklanmadan bir gün önceki CBC Evening'de yaptığı röportajda çok şey söylüyor. Kendi deyişiyle, 'Benim okul ve okul dışında verdiğim mücadele sadece Filistinlilerle sınırlı değil; bu mücadele Yahudi azınlıklar için de geçerli. Benim mücadelem herkesi kapsıyor' diyor.

    Aynı zamanda Trump yönetimi ABD vatandaşı üç çocuğu Honduras'a sınır dışı etti.

    Democracy Now! manşetinden okuyorum: "Dördüncü evre kanserin nadir görülen bir türü için aktif olarak tedavi gören dört yaşındaki bir çocuk, yedi yaşındaki kız kardeşi ve babasından ayrılarak belgesiz hamile annesiyle birlikte sınır dışı edilen iki yaşındaki bir kız çocuğu. Anneye ABD vatandaşı çocuklarını almaları için baskı yapıldı ve Honduras'a varana kadar diğer aile üyeleri ya da avukatlarıyla iletişim kurmaları yasaklandı. İki yaşındaki kız çocuğunu temsil eden Avukat Gracie Willis, bir ABD vatandaşının 'buna itiraz etmek ya da ABD'de kalma seçeneğini ifade etmek için herhangi bir yol verilmeden sınır dışı edilmesinin eşi benzeri görülmemiş bir durum' olduğunu söylüyor.

    Más Menos
    27 m
  • Mahmoud Khalil Kararı: Filistin için ses yükselten öğrenciler sınır dışı edilmeye devam ediyor
    Apr 16 2025

    Üç gün önce ABD'den bize bağlanan Zişan Tokaç ile yaptığımız röportaja kulak veriyoruz. Tokaç, İstanbul doğumlu bir çevre mühendisi ve yüksek lisansını ABD'deki Columbia Üniversitesi'nde tamamladı. Şu an kent çalışmaları alanında doktora yapmaya devam ediyor.

    ABD yargısı, Mahmoud Khalil'in kamusal alandaki aktivizmi ve Filistin'e özgürlük konusundaki görüşleri nedeniyle sınır dışı edilebileceğine hükmetti. Bu kayıtta da bu acımasız karar üzerine konuşuyoruz.

    Bildiğiniz gibi, ABD'deki üniversitelerde okuyan uluslararası öğrencileri hedef alan tuhaf bir eylem var. Donald Trump'ın 300'e yakın üniversite öğrencisini hedef alacağını söylüyor. Hatta, Mahmoud Khalil'in yanı sıra, Momoduo Taal, Rümeysa Öztürk, Yunseo Chung, Badar Khan Suri, Leqaa Kordia, Ranjani Srinivasan, Alireza Doroudi ve Dr. Rasha Alawieh gibi şimdiye kadar bildiğimiz isimlerden bazıları gözaltında, bazıları ise sınır dışı edildi.

    Bu öğrencilerin sınır dışı edilmek ve gözaltına alınmak için tek bir suçları var: Filistin için seslerini yükseltmek.

    Columbia Üniversitesi mezunu ve Filistinli organizatör Mahmoud Khalil'in ABD'den sınır dışı edilebileceğine karar veren bir göçmenlik hâkimi, Cuma günü Louisiana'nın merkezindeki uzak bir mahkemede yapılan çekişmeli bir duruşmada karar verdi. Karar, Trump yönetiminin, Dışişleri Bakanı Marco Rubio tarafından yazılan ve Khalil'in 'mevcut veya beklenen inançları, ifadeleri veya derneklerinin” dış politika çıkarlarına aykırı olduğunu belirten kısa bir notun, yasal daimi ikamet eden bir kişinin ABD'den çıkarılması için yeterli kanıt olduğu iddiasını destekliyor. Hükümet tarafından sunulan ana kanıt olan tarihsiz notta suç teşkil eden herhangi bir davranış iddiası yer almıyordu.

    Cuma günü öğleden sonra yapılan gergin bir duruşma sırasında Mahmoud Khalil'in avukatları, hem sınır dışı edilmeye uygunluğuna ilişkin kararı geciktirmek, hem de işlemleri tamamen sonlandırmak için bir dizi başarısız argüman sundu. Marco Rubio'nun notunda yer alan geniş iddiaların kendilerine doğrudan çapraz sorgulama hakkı verdiğini savundular.

    Mahmoud Khalil'in bu ay doğum yapacak olan eşi Noor Abdalla da gazetecilerin önünde kısa bir açıklama yaptı, “Bugünkü karar ailemiz için yıkıcı bir darbe oldu. Filistinli ailelerin, doktorların ve gazetecilerin öldürülmesine karşı çıktığı için hiç kimse evinden 'çıkarılabilir' sayılmamalıdır. Bir aydan kısa bir süre içinde Mahmoud ve ben ilk çocuğumuzu kucağımıza alacağız. Yeniden bir araya gelene kadar, kocamın güvenli bir şekilde eve dönmesini savunmaktan vazgeçmeyeceğim.”

    Más Menos
    31 m
  • Akademisyenler ve Öğrenciler Üzerindeki Baskılar: ABD’de Filistin Yanlısı Aktivizme Karşı Sert Önlemler
    Mar 26 2025

    Bugün sizlere Pakistan’ın Lahor şehrinden bağlanıyorum. Neredeyse 10 sene sonra buraya geri geldim, tuhaf bir his. Annemin yaşlandığını görüyorum, göz altı kırışıklıklarını gördüm, saçları da beyazladı.

    Geçtiğimiz hafta 19 Mart'ta, Louisiana'da göçmenlik ajanları tarafından tutulan Columbia mezunu ve yeşil kart sahibi Mahmood Khalil bir mektup ele aldı, haberiniz vardır. Bu mektubu arkadaşlarına ve ailesine yazdı; “Ben ABD'de Filistinli bir siyasi mahkumum. Aktivizmim nedeniyle hedef alınıyorum”. İlk satırlar böyle başlıyor ve, “Benim adım Mahmoud Khalil ve ben siyasi bir mahkumum. Size Louisiana'daki bir gözaltı tesisinden yazıyorum. Burada soğuk sabahlara uyanıyor ve uzun günler boyunca yasaların korumasından mahrum bırakılan pek çok insana karşı yapılan sessiz adaletsizliklere tanıklık ediyorum…” diye devam ediyor.

    Bana kalırsa bu mektubu herkes okumalı. Bizim de zamanımız kalırsa, bu mektubu kapsamlı olarak daha sonra ele alacağız. Ancak öncesinde, geçtiğimiz hafta Türkiye'de bütün bu direnişler, özellikle öğrencilerin direnişleri olup biterken bir kayıt gerçekleştirdim. ABD'de, Harvard Üniversitesi'nde okuyan bir öğrenci olan Lassana Donzoyla ile bir kayıt gerçekleşitirdim. Lassana, Liberya doğumlu. Harvard'da sosyoloji alanında yüksek lisans yapıyor. ABD'de Filistin yanlısı eylemlere katılan öğrencilerin tutuklanması ve sınır dışı edilmesi devam ediyor. Yaklaşık 60 üniversite baskı altında. Üniversitelerdeki öğretim üyeleri de baskı altında. Örneğin, Georgetownlı akademisyen, asıl Hindistanlı, Badar Khan Suri, maskeli ajanların başkentte kendisini kaçırmasının ardından göçmenlik hapishanesinde tutuklu. Badar Khan Suri, Trump yönetimi tarafından hedef alınan Filistin yanlısı pek çok akademisyenden sadece biri. Suri, Georgetown Üniversitesi'nde profesör ve Orta Doğu ve Güney Asya'da din ve barış süreçleri üzerine doktora sonrası araştırmacı. Geçtiğimiz Pazartesi akşamı Suri, ailesiyle birlikte katıldığı bir Ramazan iftarının ardından Rosslyn, Virginia'daki evlerine dönerken İç Güvenlik Bakanlığı'na bağlı maskeli federal ajanlar tarafından pusuya düşürüldü. Suri, herhangi bir suçla itham edilmeden ya da suçlanmadan gözaltına alındı. Kendisine federal hükümetin vizesini iptal ettiği söylendi. Sonraki 72 saat içinde de Suri, birden fazla göçmen gözaltı merkezine nakledildi ve şu anda Louisiana'daki bir göçmenlik ve gümrük muhafaza tesisinde, Filistin kökenli bir ABD vatandaşı olan eşinden ve üç çocuğundan ayrı olarak tutuklu bulunuyor. Georgetown Üniversitesi'nde Orta Doğu ve İslami siyaset profesörü olan Nader Hashemi, sınır dışı edilmekle karşı karşıya olan Columbia Üniversitesi mezunu Mahmoud Khalil'in aksine Suri'nin 'siyasi bir aktivist olmadığını' söylüyor, “O sadece öğretimine ve araştırmasına odaklanan çok ciddi genç bir akademisyendi.” Filistin Yanlısı Cornell öğrencisi Momodou Taal'a ICE (ABD Göçmenlik ve Gümrük Muhafaza) tarafından teslim olması emredildi ve olası sınır dışı edilme tehlikesiyle karşı karşıya.

    Trump yönetimi, üniversite kampüslerinde ifade özgürlüğünü hedef alan çabalarını artırdı ve Cornell Üniversitesi'nde Filistin yanlısı protestolara katılan bir doktora öğrencisi şimdi kendisini bir kez daha sınır dışı edilmek üzere hedef alınmış olarak buldu. Momodou Taal, Cornell Üniversitesi Africana Çalışmaları Bölümü'nde doktora öğrencisi ve Birleşik Krallık ile Gambiya çifte vatandaşı. Geçen yıl Cornell'in İsrail'den elini çekmesini talep eden bir gösteriye katıldığı için iki kez uzaklaştırma cezası alan Taal, büyük protestolar sonucu Cornell'e yeniden kaydolmasına izin vermesi ve böylece vizesini uzatması için baskı yapana kadar sınır dışı edilmekle karşı karşıya kaldı.

    Más Menos
    27 m
  • Şimdinin tanınabilirliğine meydan okumak
    Mar 20 2025

    Benim her zaman radyo şenliklerinde aklıma gelen bir şahsiyet oluyor; Almanya'nın Berlin şehrinde doğmuş, babası Emil Benjamin ve annesi Pauline Benjamin olan Walter Benedix Schönflies Benjamin yani bildiğimiz Walter Benjamin.

    Walter Benjamin, Tarih Kavramı Üzerine Tezler'i 1942 yılında yayınlanmış. Ahmet Cemal tarafından 1969 yılında çevrilmiş bir çalışmadan bir alıntıyla başlamak istiyorum; “Her şimdiki zaman kendisiyle eşzamanlı olan imgeler tarafından belirlenir, her ‘şimdiki an’ tikel tanınabilirliğin şimdisidir” (Benjamin, W. 1969 [1942]: 50-51).


    Walter Benjamin bir sürgündü. 1933-45 yılları arasında Nazi dönemine ve Holokost'a tanıklık etti. 1940 yılında Almanya'dan kaçtı ve Portbou, İspanya ve Fransa sınırında trajik ve çaresizce intihar etti.

    Yukarıda okuduğum alıntıda Walter Benjamin, ‘şimdiki zamanın tanınabilirliği’ üzerinde ısrar ediyor. Şimdi ve burada olanın tanınabilirliği konusunda ısrar ediyor, şimdiki zamanın tanınabilir olması mümkün mü diye soruyor.

    Bence bu yaşadığımız şimdiki zamanda, tanık olduğumuz 'bütün' felaketlerin tanınmasının bir sorumluluk olarak omuzlarımızda durduğunu düşünüyorum. Dolayısıyla bunu görmezden gelemeyiz ve gerçekliğini de inkâr edemeyiz.

    Şöyle söyleyeyim: Apaçık Radyo tam olarak, bu şimdiki zamana meydan okuyor ve eş zamanlı dünyada olup bitenlere tanıklık ediyor - bu hiç kolay değil.

    Burası sadece bir öykü ya da hikâye anlatımı yeri değil; burası sadece bir bilgi aktarımı yeri de değil; burada meselenin boyutunu, derinliğini, karmaşıklığını tam anlamıyla aktarma yeridir. Bu tam anlamıyla aktarma yeri kolektik bir çabayla gerçekleşiyor yani burada anlatılan ya da seslendiren şeyler, hikayeler, bu hikâyenin gerçekliğini inkâr etmemesi için çaba sarf ediyor.

    Ya da en azından birbirimizi kolumuzdan tutup - bak, aklını başına topla, dünyanın halini unutma- diyoruz ve yaşadığımız bu hayat yani bu hayatı yaşarken, günlerimizi geçirirken, konuştuğumuz şeylerin hassasiyetlerini ve duyarlılıklarını taşıyoruz. Dolayısıyla ona göre yaşıyoruz, buna göre yemek yiyoruz, ona göre uyuyoruz, buna göre konuşuyoruz ve nihayet buna göre harekete geliyoruz.

    Bu yüzden her seferinde kendimize bir çeki düzen veriyoruz. Tam da birbirimizin kollarından tutup - bak, kendine gel, dünyanın halini unutma - diyerek, hatırlatarak, birbirimizi sarsarak, bu şimdinin tanınabilirliği üzerinde durmaya çalışıyoruz.


    Apaçık Radyo da tam olarak Walter Benjamín'in ifade ettiği şimdinin tanınabilirliğine meydan okuyor.

    Más Menos
    19 m
  • Trump'ın Filistinli Öğrenciyi "Terörist" İlanı ve Suriye'deki Trajediler
    Mar 12 2025

    Donald Trump'ın Columbia Üniversitesi'nde okuyan Filistin kökenli bir Cezayir vatandaşı Mahmoud Khalil'i Filistin'e özgürlük eylemleri yüzünden 'terörist' ilan etti. Sınır dışı etmesi için de süreci başlatmış. Bu sınır dışı edilme olayını konuştuktan sonra esas Suriye'de yaşanan trajik olayları ele alıyoruz.

    Ouaees ile konuşuyordum, kendisi Şam'da, bana telefonda pek çok şey anlattı. Zaman zaman görmediğimiz şeyler, özellikle de yerleşik medyada bir tür tekrara dönüştü. Bu tekrarın yaptığı tek bir şey var; söylenenlere inanıyoruz. Ouaees, Suriye'deyken muhalifti ve mücadelesi için savaştı. 2012 yılında Türkiye'ye göç etti. Lenin ve Marx'ı yakından okuyan; bugün telefon esnasında Kur'an'dan Mâide Sûresi'nden bir ayet aktardı: 'Mâide Sûresi (5) 8. Ayet: Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutan ve adâletle şâhitlik eden kimseler olun. Bir topluluğa duyduğunuz öfke, sakın sizi adâletsiz davranmaya sevketmesin! Adâletli olun; takvâya en uygunu, en yakışanı budur.'

    Geçen hafta Alevilere yönelik katliamla ilgili olarak Ouaees, bu Kur'an ayetlerini okuyor ama aynı zamanda bu meselenin boyutlarından ve işin içinde nasıl politik ekonomik çıkarlar olduğundan da bahsediyor.

    Más Menos
    28 m
  • Küresel Güney'in Sessizliği, Trump’ın Stratejisi ve Sudan’daki İnsan Hakları Krizi
    Mar 5 2025

    Vijay Prashad geçtiğimiz hafta Communist Party USA Eastern Washington'de, Donald Trump ve Zelensky görüşmeler ardında şöyle dedi, “Trump'ın Zelenskyy'ye davranış biçimi sizi şoke etti ancak bu bizim için yeni bir davranış değil; bu sadece sizin için yeni çünkü bir Avrupalıya bu şekilde davranıldığını görünce şok oldunuz. Afrikalılara, Asyalılara ve Latin Amerikalılara rutin olarak bu şekilde davranılıyor. Ancak - tevazularından dolayı - şikayet etmezler.”

    Bugünkü yayınımızda bu şikâyetsizlik konusuna odaklanmaya çalışıyoruz. Biliyorsunuz, Sudan konusunda dünyanın derin bir sessizliğe büründüğüne tanık oluyoruz. Bugün gözlerimiz Sudan'da da olacak ama önce Vijay'in söylediklerine ve bu 'şikayetsizliğin, hoşnutsuzluğun ve memnuniyetsizliğin' dünyada olup bitenlerle nasıl örtüştüğüne bakalım.

    Dünyanın bazı bölgeleri, özellikle de 'Küresel Güney', ayrıcalıklara o kadar odaklanmış durumda ki sesleri neredeyse hiç duyulmayan yerlerden hiç bahsedilmiyor. Vijay Prashad da Trump ve Zelensky konuşması hakkında bu ‘barış çağrısı’ için söylediği gibi, “Trump 'ters kissinger' yapıyor, Çin'i izole ediyor ve Rusya ile ilişki kuruyor. Bu, savaş karşıtı bir strateji değil; bu, bir hiper-emperyalizm - aynı demokratların yaptığı gibi. Obama'dan Biden'a kadar hepsi aynıydı. Trump akıllıca bir şey yapıyor; o sadece Rusya'nın Ukrayna'dan istediğini vermek istiyor. Homofobik, trans karşıtı, göçmen karşıtı, iklim karşıtı, her türlü insan hakları karşıtı. Rus Elitlerinin dostu olmak için düğmelere basıyor.”


    Merkez siyasetin dost olmak için bir araya geldiklerinde, bu dünyayı garip bir şekilde değiştiriyor. Bu dostluk, güçlünün yanında olmanın bir tür tezahürü - aşırı sağın enternasyonalizmi - ama bu sefer merkez kaymalarının bir tür bir aradılığı, güvenin olmadığı garip bir denge... Bu bana hala çok garip geliyor.

    • Sudan'da yerinden edilmiş insanlar aktif çatışmaların yaşandığı bölgelerde “rehin tutuluyor”. Clementine Nkwera-Salami, BM Sudan İnsan Hakları Koordinatörü

    • Avusturya’da uzun süren görüşmelerin ardından üç partili koalisyon hükümeti kuruldu ve hükümet programında iltica yasalarının sertleştirilmesi öngörüldü.

    • Almanya’da göçmen kökenli milletvekillerinin oranı değişmedi. Almanya’da geçen Pazar günü düzenlenen genel seçimlerin ardından oluşan yeni Federal Meclis’teki göçmen kökenli milletvekillerinin temsiliyet oranı yine düşük kaldı.
    Más Menos
    28 m
adbl_web_global_use_to_activate_T1_webcro805_stickypopup