Ateşkesin Ardından: Keşmir'den Gazze'ye Direnişin ve Sessizliğin Coğrafyası Podcast Por  arte de portada

Ateşkesin Ardından: Keşmir'den Gazze'ye Direnişin ve Sessizliğin Coğrafyası

Ateşkesin Ardından: Keşmir'den Gazze'ye Direnişin ve Sessizliğin Coğrafyası

Escúchala gratis

Ver detalles del espectáculo

Acerca de esta escucha

Konuğumuz Pakistan'ın Karachi şehriden bağlanıyor: Farid Bin Masood. Farid, Karachi Üniversitesi'nde sosyoloji alanında okutmandır.

Farid ile bu programda Pakistan ve Hindistan arasındaki ateşkesin ardından yaşananları konuşuyoruz. Her iki yerde de kutlamalar başladı - sanki hiçbir şey olmamış gibi.

Annem, 'Bu üç gün boyunca perişan haldeydik', dedi. Neredeyse üç gün boyunca elektrik yoktu. Her akşam savaş uçakları çatımızın üzerinden uçtu, bu bizi çok endişelendirdi. En son benimle konuştuğunda, "Ben senden uzaktayım ve sen burada değilsin. Eğer burada başımıza bir şey gelirse, lütfen kardeşlerin ellerini bırakma" dedi. Sanki son sözlerini söylüyormuş gibi hissettim. Benim de çaresizlik içinde uzaktan izlemek, takip etmek ve dua etmekten başka bir şey gelmedi.

Ammar Ali Jan, Jacobin'de, "Hindistan ve Pakistan Felaketin Eşiğinde" başlıklı, Tarık Ali'nin NLR'deki makalesini daha açık bir şekilde yeniden yazdı.

"Pek çok Hindu milliyetçisi son Pahalgam terör saldırısını “Bizim 7 Ekimimiz” olarak nitelendirdi ve şimdi Pakistan'ın “enkaza dönüştürülmesi” çağrısında bulunuyor. Zayıf bir ateşkes altında bile milliyetçi kılıçlar uluslararası hukukun çöküşüyle çarpışıyor."

Şu anda her iki devlette de orduların cesareti övülüyor. Askerlerin ne kadar cesur olduğundan bahsediliyor. Buradaki asıl mesele - çoğu zaman unuttuğumuz mesele - Keşmir'dir.

Bu yayın Keşmir bağlamında, Keşmir'in tarihsel bağlamını vermeye çalışıyor, Pahalgam saldırısı sonrasında Keşmir'in durumu hakkında konuşuyoruz. Masala e Keşmir 'line of control' (kontrol hattı), 'war on terror' (teröre karşı savaş) Amerika'nın teröristlerden kurtulma konusundaki ikiyüzlülüğü, Hindutva ve Siyonizm'le ilgili konuşuyoruz.

Fakat öncesinde özet olarak hızlıca dünya gündemini aktarmak istiyorum.


The Guardian manşetinde, Mahmood Khalil yeni doğan çocuğu için bir mektup yazdı. Öte yandan ABD'deki üniversitelerde öğrencilere polis zorbalığı devam diyor. Columbia Üniversitesi'nde kütüphanedeki Filistin yanlısı protestonun ardından 65'ten fazla öğrenciye uzaklaştırma cezası verdi.

Burada iki iyi haber ise Mohsen Mahdawi ve Rumeysa Öztürk serbest bırakıldı. Mahdawi serbest bırakıldığı gün Trump’a meydan okuyarak şöyle dedi: “Senden korkmuyorum. Bu mücadele bir sevgi, adalet ve insanlık mücadelesidir.”


Venezuelalı 19 yaşındaki Merwil Gutiérrez, Bronx’ta gözaltına alındı ve El Salvador’daki bir hapishaneye gönderildi. Suçu? Venezuelalı olmak. Babası Wilmer Gutiérrez haykırıyor: “Hayallerimizi yıktılar. Bu adaletsizliğin olacağını hiç düşünmemiştik…”


Georgetown Üniversitesi'nden Badar Khan Suri ise ICE tarafından “yüksek güvenlikli tehdit” olarak tutuluyor. Filistin’deki soykırıma dikkat çektiği için cezalandırılıyor. Profesör Nader Hashemi şöyle diyor: “Badar, acısını anlamlı hale getirmek istiyor: Eğer bu baskılar Gazze’deki soykırıma dikkat çekmeye yarayacaksa, buna değer.”


Son olarak, geçen hafta veremediğim Türkiye'den iki haber vermek istiyorum:


1 Mayıs sabahı Antep’te biri çocuk iki işçi hayatını kaybetti. 14 yaşındaki Suriyeli çocuk işçi Ali, Tekstilkent’te çalıştığı atölyede, asansörle duvar arasında sıkışarak öldü.


24 Nisan’da ise İzmir’de, dört çocuğuna tek başına bakan Suriyeli bir kadın, M., komşusu ve çocukları tarafından “Suriyelileri bu mahallede istemiyoruz” diyerek saldırıya uğradı. Komşu, sadece şiddet uygulamakla kalmadı, aileyi şikayetçi olurlarsa evlerini yakmakla, çocuklarını öldürmekle tehdit etti. Aile şikâyet etmekten korkuyor. Göçmenlerle Kardeşiz Platformu acil yardım çağrısında bulundu. Bu sadece bir olay değil, toplumun fay hatlarındaki ırkçılığın gündelik hayata nasıl sızdığını gösteriyor.

adbl_web_global_use_to_activate_T1_webcro805_stickypopup
Todavía no hay opiniones