Episodios

  • Bir İstanbul Panoraması İle Veda; Eylül’de Görüşene Değin
    Jul 19 2025

    Arif’e bir küçük mola...

    Más Menos
    13 m
  • İyi Arkadaşlar, Rohmer’li Günler, Bembeyaz Taşlar ve Büyükada
    Jul 11 2025

    Bu hafta Büyükada’da ikamet eden sevgili arkadaşım Büşra’nın daveti üzerine 1952 İtalyan yapımı Paşabahçe Vapuru’na binip adaya gittim. Ada’nın sakin koylarında arkadaşlarla geçirdiğimiz vakitlerde, kendimi Fransız sinemasının “Nouvelle Vague” filmlerindeki o sahici, sade anların içinde hissettim. O tatlı hatıraları ve sahneleri de, dilim döndüğünce sizlerle paylaşmak istedim. Mekânların insan halleri üzerindeki etkilerini, insanların da mekân seçiminde mizaçlarının oynadığı rolü düşündüğüm günlerden sizlere bir hatıra.

    Más Menos
    6 m
  • Konuk: Viktor Schilton - Mimar
    Jul 4 2025

    Bu bölümde konuğum, pek sevgili arkadaşım Viktor Schilton. Viktor, bir mimar ve tasarımcı. Onun tasarımla kurduğu ilişkiyi, iş hayatının yanı sıra yaşamının her safhasında görebiliyoruz. Bir yapıyı inşa ederken de, bir komşuluk ilişkisini konuşurken de; sosyolojiyi ya da mimarlığı düşünürken de tasarlayan biri Viktor. Mamafih, tasarlıyor olmanın getirebileceği salt analitik bakışın uzağında; tüm yolculuğunda dostluğu ve gönüldaşlığıyla var olmayı öncelemiş bir insan. İyi ki varsın, Viktor!

    Más Menos
    39 m
  • Pantokrator’dan Zeyrek’e
    Jun 27 2025

    İstanbul’un tarihi semtlerinden Zeyrek’in yokuşlarını arşınlıyor, Komnenos Hanedanı’na mensup Bizans İmparatoru II. Yannis ile Macar Kralı’nın kerimesi Piroska’nın evlilikleri sonrası Hz. İsa’ya ithafen İstanbul’a inşa ettikleri Pantokrator Manastırı’nda konaklıyoruz. II. Mehmed sonrası manastırın medreseye dönüşmesine şahitlik ediyor, Molla Zeyrek Efendi’nin semtte bıraktığı izleri soluyoruz. Mahalle sakinlerine, tarihî evlere, kuşlara, kedilere, çiçeklere merhaba deyip mitos ile logos arasında bir zaman yolculuğuna çıkıyoruz.

    Más Menos
    15 m
  • Konuk: Batuhan Yusuf Hakan - Girişimci
    Jun 20 2025

    Sevgili Batuhan, çok yönlü bir girişimci.

    Birbirinden farklı sektörlerde kurduğu start-up’larla ilham veren bir yolculuğu var. İstanbul’u seven ama kent hayatının ve iş dünyasının yalnızca tatlılıklarla örülü olmadığını da bilen biri. Bu zorluklarla başa çıkarken içe dönmenin, kendini tanımanın önemini de Apollon tapınakları girişinde bulunan meşhur söze atıfla vurguluyor Batuhan: “Nosce te ipsum.” - Kendini Bil.

    Más Menos
    23 m
  • Konuk: Arif | Konu: Arif’in İstanbul Güncesi
    Jun 13 2025

    Bu bölümde, “Arif’in İstanbul Güncesi, Arif için ne ifade ediyor?” sorusu etrafında sohbet ettik. Sevgili Kaan Emek, bana sorular yöneltti; ben de içtenlikle yanıtlamaya çalıştım. Cevaplarım zaman zaman Kaan’ı tatmin etmedi, hatta beni gizemli olmakla itham etti, belki de haklıydı. Ama bana sorarsanız, her şeyi açıklıkla ve netlikle anlattım. Takdir sizin. (:

    Más Menos
    10 m
  • Dört Ayaklı Sergi: Sanatçılarla Söyleşiler
    Jun 8 2025

    Dört Ayaklı Şehir’in, sokak hayvanlarını koruma, yaşatma ve yuvalandırma amacıyla yürüttüğü “Can Yoldaşını Yaşat” kampanyası kapsamında, 30-31 Mayıs tarihlerinde düzenlediği sergide yer alan sanatçılarla ve sevgili Bige Örer ile yaptığımız söyleşileri, Dört Ayaklı Şehir Radyosu ortak yayınıyla sizlere sunuyoruz.


    Konuklar: Bige Örer, Burçak Bingöl, Cansu Çakar, İnci Eviner, İris Ergül, Nancy Atakan, Volkan Aslan, Yasemin Özcan

    Más Menos
    32 m
  • trialog | bölüm 3 • sarkacın ucunda
    Jun 4 2025

    Günaydın Antakya ve Antakya Atlası Kanalları ile Ortak Yayın


    Bölüm tanıtım metni için Tuğçe Tezer'e sevgilerimle 🌿


    Giderek uzaklaşıyor gibi gelir bazen, kim bilir ne zamandır bekleyip durduğumuz, o ufuktaki gemi. Bu kadar zamandır yakınlaştığına dair hiçbir emare olmasa da bizi onu beklemeye iten ne? Nedir bize onun bir gün mutlaka geleceğini düşündüren? Acaba çok mu üstüne gidiyoruz kendimizin ve etrafımızdakilerin, umut etme baskısını yükleyerek? Umutsuz olmanın ne zararını gördük ki umut topladı bütün itibarı kendisine? Sınırlarımız var, pencerelerimiz, bir de her şeyi aynı yerden, aynı renkten görmeye sebep olan katılaşmış gözlüklerimiz.

    Dünyanın konuları suya benziyor biraz. Ve hangi konu akıp gitse yanımızdan, sanki hep aynı yerine değiyor aklımızın. Akıştaki suyun her defasında takılıp yükseldiği, küçük bir dalgaya dönüştüğü bir taş gibi. Yine de değişim esası hala en güvenilir yerde duruyor sanki. Değişimin kendisine hala güvenebilmek ve belirsiz gelecekte de güvenebileceğimizi bilmekte tekinsiz olsa da iyi gelen bir şey var.

    "Sarkacın ucunda" başlıklı üçüncü bölümüyle, "Trialog" podcasti huzurlarınızda! Yolu açık olsun🤞

    🔗 "Trialog" podcast kayıtlarını Spotify'da Arif'in İstanbul Güncesi, Günaydın Antakya ve Antakya Atlası kanallarından dinleyebilirsiniz.

    Kayıt ve düzenleme için MuseBirds'e, mekan desteği için Workhaus'a çok teşekkürler ☘️


    Más Menos
    24 m