Rediscovering Unity: A Republic Day Reunion in İstanbul Podcast Por  arte de portada

Rediscovering Unity: A Republic Day Reunion in İstanbul

Rediscovering Unity: A Republic Day Reunion in İstanbul

Escúchala gratis

Ver detalles del espectáculo

Obtén 3 meses por US$0.99 al mes + $20 crédito Audible

Fluent Fiction - Turkish: Rediscovering Unity: A Republic Day Reunion in İstanbul Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:fluentfiction.com/tr/episode/2025-11-15-08-38-20-tr Story Transcript:Tr: Cumhuriyet Bayramı sabahı, İstanbul'un hareketli sokakları bayraklarla süslenmişti.En: On the morning of Republic Day, the bustling streets of İstanbul were adorned with flags.Tr: Emir, Leyla ve Aylin, anneannelerinin evinde buluşmak için yola çıktı.En: Emir, Leyla, and Aylin set out to meet at their grandmother's house.Tr: Emir’in içi buruktu fakat bir o kadar da heyecanlıydı.En: Emir felt a pang of sorrow yet was equally excited.Tr: Geçmişteki aile bayramları aklından çıkmıyordu.En: He couldn't get past family celebrations out of his mind.Tr: Çocukken, şehrin bu dar sokaklarında, anneannesinin sıcak yemek kokularını hep birlikte takip ettiklerini hatırladı.En: He remembered, as a child, following the scent of their grandmother's warm meals together in these narrow streets of the city.Tr: Leyla arabanın direksiyonundaydı, gözleri yoldaydı ama aklı yapılacak işlerdeydi.En: Leyla was at the wheel, her eyes on the road, but her mind was on the tasks to be done.Tr: "Bayram için işten izin almak zor oldu," dedi, biraz yorgun bir sesle.En: "Getting a day off for the holiday was tough," she said in a tired voice.Tr: Bir an için, kariyerine olan bağlılığı Emir’e uzakmış gibi göründü.En: For a moment, her commitment to her career seemed distant to Emir.Tr: Ancak biliyordu ki, Leyla köklerine bağlıydı, her ne kadar üzgün ya da yorgun olsa da tek kelime etmeden o gün burada olacaktı.En: Yet he knew that Leyla was deeply connected to her roots; regardless of being upset or tired, she would be there without a word.Tr: Arka koltukta oturan Aylin çocuksu bir heyecanla camdan dışarı bakıyordu.En: Sitting in the back seat, Aylin looked out the window with childlike excitement.Tr: Bayrakların altında oynayan çocukları gördü ve Emir’e döndü: "Bu bayram çocuklar gibi hissetmemizi sağlamalı!"En: She saw the children playing under the flags and turned to Emir: "This holiday should make us feel like kids!"Tr: dedi sevinçle.En: she said joyfully.Tr: Emir, Aylin’in enerjisine içten içe minnettardı.En: Emir was inwardly grateful for Aylin's energy.Tr: Onun o coşkusu, aileyi hep bir arada tutacak olan şeydi belki de.En: Her enthusiasm perhaps was the glue that would hold the family together.Tr: Anneannenin evi, dar bir sokağın sonunda, eski bir taş evdi.En: Their grandmother's house was an old stone house at the end of a narrow street.Tr: Bahçede devasa bir ceviz ağacı vardı.En: In the garden, there was a massive walnut tree.Tr: Herkesin oraya vardığında, evdeki hazırlıkları görmek Emir’in yüreğini ısıttı.En: When everyone arrived, the sight of the preparations warmed Emir's heart.Tr: Akrabalar, eski fotoğrafları yanlarında getirmiş, Cumhuriyet şarkıları çalıyordu.En: Relatives had brought along old photographs, and Republic songs were playing.Tr: Ancak, Leyla'nın telefonuna gelen iş mesajları ve Aylin'in sosyal medya mesajları ile anın tadını çıkarmakta zorlanıyorlardı.En: However, Leyla's work messages and Aylin's social media notifications made it hard to fully enjoy the moment.Tr: Emir, bu durumdan memnun değildi.En: Emir was not pleased with this situation.Tr: Herkesin beraber olmasını ve dikkatlerini dağıtan şeylerden arınmasını istiyordu.En: He wanted everyone to be together and free of distractions.Tr: Bir an durup düşündü, çocukluğundaki bayramları hatırladı ve aklına harika bir fikir geldi.En: He paused and thought for a moment, recalling the holidays of his childhood, and a wonderful idea came to him.Tr: Ceviz ağacının altına tüm aileyi topladı ve dedesinden öğrendiği eski bir Cumhuriyet şiirini okuyarak başladı.En: He gathered the whole family under the walnut tree and began to recite an old Republic poem his grandfather had taught him.Tr: "Bu şiiri büyükbabam bana okumayı öğretmişti," dedi duygulanarak.En: "My grandfather taught me to read this poem," he said, emotionally.Tr: Herkes dikkatle dinledi.En: Everyone listened carefully.Tr: Şiir bittiğinde, Leyla'nın gözleri dolmuştu.En: When the poem ended, Leyla's eyes were teary.Tr: Aylin ise Emir’e sarıldı.En: Aylin hugged Emir.Tr: Anıların ve hislerin sıcaklığı tüm aileyi sarmıştı.En: The warmth of memories and feelings enveloped the whole family.Tr: O akşam herkes, çocukken olduğu gibi pasta yedi, dans etti ve eski hikayeleri anlattı.En: That evening, like when they were children, everyone ate cake, danced, and told old stories.Tr: Bağlar yeniden kurulmuş, ailedeki mesafeler azalmıştı.En: Bonds were reformed, and the distances within the family reduced.Tr: Emir, o günün sonunda anladı ki, gelenekler önemliydi ama asıl önemli olan, anları kıymetli ...
Todavía no hay opiniones