Güvercinada Castle: A Tale of Friendship and Unspoken Love Podcast Por  arte de portada

Güvercinada Castle: A Tale of Friendship and Unspoken Love

Güvercinada Castle: A Tale of Friendship and Unspoken Love

Escúchala gratis

Ver detalles del espectáculo

Obtén 3 meses por US$0.99 al mes

Fluent Fiction - Turkish: Güvercinada Castle: A Tale of Friendship and Unspoken Love Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:fluentfiction.com/tr/episode/2025-12-09-23-34-02-tr Story Transcript:Tr: Güvercinada Kalesi, Kuşadası'nın ünlü simgesiydi.En: The Güvercinada Castle was a famous symbol of Kuşadası.Tr: Kış güneşi, Aydın Dağları'nın arkasından süzülürken, kale denizin üstüne kurulan muhteşem bir tablo gibiydi.En: As the winter sun filtered through behind the Aydın Mountains, the castle resembled a magnificent painting set atop the sea.Tr: Emir, Aylin ve Kerem bu güzel manzara karşısında geçmiş günlerini anmak için kale içine doğru yürüyordu.En: Emir, Aylin, and Kerem walked into the castle to reminisce about their past against this beautiful scene.Tr: Emir, sahile doğru uzanan taş yoldan ilerlerken kalbinin hızlandığını hissetti.En: As Emir moved along the stone path stretching toward the shore, he felt his heart racing.Tr: İçinde bir heyecan fırtınası vardı.En: There was a storm of excitement within him.Tr: Aylin ile yolları yıllar önce ayrılmış, ama onun yüzündeki gülümseme hep aklında kalmıştı.En: Years ago, he and Aylin had drifted apart, but her smile had always remained in his mind.Tr: Şimdi, bu serin kış gününde karşısında duruyordu.En: Now, on this cool winter day, she stood before him.Tr: Aylin her zamanki gibi enerjik ve neşeliydi.En: Aylin was as energetic and cheerful as always.Tr: "Bu manzara harika, değil mi Emir?" dedi Aylin, denizi işaret ederek.En: "This view is amazing, isn't it Emir?" said Aylin, gesturing to the sea.Tr: Emir hafifçe gülümsedi.En: Emir smiled faintly.Tr: "Evet, harika," diye yanıtladı, gözlerinden geçen duyguları saklayarak.En: "Yes, amazing," he replied, concealing the emotions passing through his eyes.Tr: Kerem yanlarına yaklaştı, bir elini Emir'in omzuna koyup güldü.En: Kerem approached them, placing a hand on Emir's shoulder and laughed.Tr: "Hadi herkesin tadını çıkartması için bir yere çıkalım, ne dersiniz?" diye sordu Kerem, her zaman olduğu gibi ortamı neşelendirme peşindeydi.En: "How about we go somewhere everyone can enjoy? What do you say?" asked Kerem, as always looking to liven up the atmosphere.Tr: Onlar kale surlarının tepesine çıktıklarında güneşin son ışıkları denize vuruyor, mavi suları parlatıyordu.En: As they reached the top of the castle walls, the sun's last rays danced on the sea, brightening the blue waters.Tr: Emir'in aklı karışıktı.En: Emir's mind was a whirl.Tr: Kerem içten bir gülümsemeyle ona dönüp şunları söyledi: "Emir, belki de Aylin'le bir konuşma yapmak istersin? Belki, duygularını açmanın zamanı gelmiştir."En: Kerem, with a warm smile, turned to him and said, "Emir, maybe you'd like to have a talk with Aylin? Perhaps, it's time to share your feelings."Tr: Kerem'in bu cümleleri, kalbinde bir yankı yarattı.En: Kerem's words echoed in his heart.Tr: Belki doğru zaman bu an idi.En: Perhaps this was the right moment.Tr: Aylin bir an için yalnız kaldığında Emir cesaretini toplayarak ona yaklaştı.En: When Aylin was alone for a moment, Emir gathered his courage and approached her.Tr: "Aylin, biraz konuşabilir miyiz?" dedi, sesi hafifçe titreyerek.En: "Aylin, can we talk for a bit?" he asked, his voice slightly trembling.Tr: Tabii ki," diye yanıtladı Aylin, meraklı ama sıcak bir ifadeyle.En: "Of course," replied Aylin, with a curious yet warm expression.Tr: Birlikte, kalenin en yüksek noktasına çıktılar.En: Together, they climbed to the highest point of the castle.Tr: Güneş ufukta kaybolmak üzereydi, denizin üstüne altın bir ışık yayıyordu.En: The sun was about to disappear over the horizon, casting a golden light over the sea.Tr: "Emir, nedir mesele?" diye sordu Aylin, onun yüzüne bakarak.En: "Emir, what's the matter?" Aylin asked, looking at his face.Tr: Emir derin bir nefes aldı.En: Emir took a deep breath.Tr: "Aylin, uzun zamandır aklımdasın.En: "Aylin, I have been thinking about you for a long time.Tr: Belki bundan habersizdin, ama sana olan duygularım var," dedi, gözlerini kaçırmadan.En: You may not have known, but I have feelings for you," he said, without averting his gaze.Tr: Aylin, bir an için şaşkınlıkla baktı ama yüzünde bir gülümseme belirdi.En: Aylin looked at him with surprise for a moment, but a smile appeared on her face.Tr: "Emir, bilmediğim ne kadar çok şey varmış," dedi.En: "Emir, there were so many things I didn't know," she said.Tr: "Ama bu bizi daha çok yakınlaştırıyor."En: "But this brings us closer."Tr: Emir, o anın rahatlatıcı gücünü hissetti.En: Emir felt the soothing power of that moment.Tr: Aylin'in anlayışı ve arkadaşlığı, yıllar boyunca sürecek bir dayanışma oluşturmaktaydı.En: Aylin's understanding and friendship formed a bond that would last for years.Tr: Belki aşk yerine...
Todavía no hay opiniones