Moonlit Proposal: A Magical Night on the Bosphorus Podcast Por  arte de portada

Moonlit Proposal: A Magical Night on the Bosphorus

Moonlit Proposal: A Magical Night on the Bosphorus

Escúchala gratis

Ver detalles del espectáculo
Fluent Fiction - Turkish: Moonlit Proposal: A Magical Night on the Bosphorus Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:fluentfiction.com/tr/episode/2025-12-25-08-38-20-tr Story Transcript:Tr: Yılın en soğuk günlerinden biri olmasına rağmen, Bosphor Turizm'in lüks yatı yavaşça Boğaz'ın sularında süzülüyordu.En: Despite being one of the coldest days of the year, Bosphor Turizm's luxurious yacht was slowly gliding through the waters of the Boğaz.Tr: İstanbul’un parıldayan ışıkları ve Aralık ayının serin esintisiyle dolu bir akşam.En: An evening filled with İstanbul’s shimmering lights and the cool breeze of December.Tr: Yeni Yıl coşkusu, her köşede kendini hissettiriyordu.En: The New Year’s excitement was palpable on every corner.Tr: Gece mistik bir zarafetle parlıyordu.En: The night shone with mystical elegance.Tr: Emir ve Selin, teknenin açık terasında duruyorlardı.En: Emir and Selin were standing on the open deck of the yacht.Tr: Çevrelerindeki diğer çiftlerin kahkahaları ve fısıldaşmaları rüzgarla karışıyordu.En: The laughter and whispers of the other couples around them mingled with the wind.Tr: Emir'in kalbi, heyecandan hızlıca atıyordu.En: Emir's heart was pounding with excitement.Tr: Ceketin cebindeki küçücük kutu ona ağır geliyordu; bugünkü planını gerçekleştirmek için doğru anı bekliyordu.En: The tiny box in his jacket pocket felt heavy; he was waiting for the right moment to execute his plan today.Tr: Gökyüzünde kara bulutlar toplandı.En: Dark clouds gathered in the sky.Tr: Emir, başını kaldırıp bulutlara baktı.En: Emir looked up at the clouds.Tr: Yağmur yağarsa diye endişelendi ama Selin’in gözlerine bakıp huzur buldu.En: He worried about rain but found peace looking into Selin’s eyes.Tr: Bir kez yerlerini değiştirip, Boğaz Köprüsü’nü geçene kadar beklemek belki daha iyi olurdu.En: Perhaps it was better to wait until they changed places and passed the Boğaz Köprüsü.Tr: Ama içi ona doğru zamanın geldiğini fısıldıyordu.En: But his gut told him the right time had come.Tr: Emir ve Selin köprüye yaklaştıklarında, şehir ışıkları suya yansıyıp dans ediyordu.En: As Emir and Selin approached the bridge, the city lights were dancing on the water.Tr: Selin, manzarayı hayranlıkla izliyordu.En: Selin watched the view in admiration.Tr: Emir, derin bir nefes aldı.En: Emir took a deep breath.Tr: “Selin...” diyerek başladı, sesi biraz titriyordu.En: “Selin...” he started, his voice trembling a bit.Tr: Selin ona döndüğünde, Emir dizinin üzerine çöktü.En: When Selin turned to him, Emir dropped to one knee.Tr: “Hayatımı seninle geçirmek istiyorum. Benimle evlenir misin?”En: “I want to spend my life with you. Will you marry me?”Tr: O an, gökyüzünde birkaç damla yağmur taneleri belirdi; ama, Selin’in yüzündeki gülümseme ve gözlerindeki ışık, hiçbir yağmur damlasının bozmayacağı bir mutluluktu.En: At that moment, a few drops of rain appeared in the sky; however, the smile on Selin’s face and the light in her eyes were a happiness that no raindrop could spoil.Tr: Bir saniye bekledikten sonra Selin başını salladı ve "Evet, tabii ki evet!" dedi.En: After waiting for a second, Selin nodded and said, “Yes, of course, yes!”Tr: O an itibariyle Boğaz, İstanbul'un kutsal ışıklarını adeta kutlamalarla dans ettirdi.En: From that moment on, the Boğaz danced with İstanbul's sacred lights as if celebrating with them.Tr: Diğer çiftler alkış tutarken ve şampanya patlatırken, Emir ve Selin sıkıca sarıldılar.En: While other couples applauded and popped champagne, Emir and Selin hugged tightly.Tr: Boğaz'ın modern ve tarihi dokusu içinde, Emir, hayatında önemli olan anları yaşarken cesaretin önemini anladı.En: Within the modern and historical texture of the Boğaz, Emir realized the importance of courage as he lived through these significant moments of his life.Tr: Ay ışığı altında verilen bu sözü, hayatlarının en güzel başlangıcı yaptı.En: This promise made under the moonlight marked the most beautiful beginning of their lives. Vocabulary Words:luxurious: lüksgliding: süzülüyordushimmering: parıldayanbreeze: esintipalpable: hissettiriyorduelegance: zarafetdeck: teraswhispers: fısıldaşmalarıgathered: toplandıtrembling: titriyorduadmiration: hayranlıkapplauded: alkış tutarkencourage: cesaretsacred: kutsalpromise: sözbeginning: başlangıçhistorical: tarihitexture: dokusignificant: önemlipounding: hızlıca atıyordutiny: küçücükexecute: gerçekleştirmekpeace: huzurraindrop: yağmur damlasısmile: gülümsememoonlight: ay ışığıchampagne: şampanyahugged: sarıldılarrealized: anladımodern: modern
Todavía no hay opiniones