Winter's Embrace: A New Beginning in Cappadocia Podcast Por  arte de portada

Winter's Embrace: A New Beginning in Cappadocia

Winter's Embrace: A New Beginning in Cappadocia

Escúchala gratis

Ver detalles del espectáculo

Obtén 3 meses por US$0.99 al mes

Fluent Fiction - Turkish: Winter's Embrace: A New Beginning in Cappadocia Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:fluentfiction.com/tr/episode/2025-12-12-23-34-02-tr Story Transcript:Tr: Cappadocia kış mevsiminde çok güzeldi.En: Cappadocia in winter was very beautiful.Tr: Kar, peri bacalarını beyaz bir örtü gibi kaplamıştı.En: The snow had covered the fairy chimneys like a white blanket.Tr: Bu huzur dolu manzara içinde, Emir ve Elif, eski aile evinde oturmuş sıcak çaylarını içiyorlardı.En: In this peaceful scene, Emir and Elif were sitting in the old family house, sipping their hot tea.Tr: İstanbul'da işini kaybeden Emir, kendisini suçlu hissediyordu.En: Emir, who had lost his job in Istanbul, was feeling guilty.Tr: Elif ise ayrılığın ardından zorlukla ayakta duruyordu.En: Elif, on the other hand, was barely holding on after the separation.Tr: Bu yıl Yeşilay Haftası'ydı.En: It was Yeşilay Week this year.Tr: Hem Emir hem de Elif sağlığını ve huzurunu ön planda tutmaya karar vermişti.En: Both Emir and Elif had decided to prioritize their health and peace.Tr: Ancak, ailenin maddi durumu bunu zorlaştırıyordu.En: However, the family's financial situation was making this difficult.Tr: Elif çocuklarına iyi bir yaşam sunmak istiyordu, fakat imkanları sınırlıydı.En: Elif wanted to provide a good life for her children, but their resources were limited.Tr: Emir ise yeni bir iş bulamıyordu.En: Meanwhile, Emir couldn't find a new job.Tr: Bu sıkıntılar aile içinde gerilim yaratıyordu.En: These troubles were creating tension within the family.Tr: Bir akşam, Emir elindeki fincanı yavaşça masaya koydu ve Elif'e baktı.En: One evening, Emir slowly placed his cup on the table and looked at Elif.Tr: "Elif," dedi, "bu evi değerlendirebiliriz.En: "Elif," he said, "we can make use of this house.Tr: Burayı misafirlere açalım.En: Let's open it up to guests.Tr: Konukevine dönüştürelim."En: Let's turn it into a guesthouse."Tr: Elif, Emir'in gözlerindeki umut parıltısını fark etti.En: Elif noticed the spark of hope in Emir's eyes.Tr: "Ama nasıl?"En: "But how?"Tr: diye sordu, "Elimizde yeterli para yok."En: she asked, "We don't have enough money."Tr: Emir inançlıydı.En: Emir was confident.Tr: "Buradaki dostlarımız bize yardım eder.En: "Our friends here will help us.Tr: Birkaç gün içinde küçük değişiklikler yapabiliriz.En: We can make small changes in a few days.Tr: Bu evi farklı kılabiliriz."En: We can make this house special."Tr: Herkes seferber oldu.En: Everyone mobilized.Tr: Kasabanın sıcakkanlı insanları, işe koyulmak için gönüllü oldular.En: The warm-hearted people of the town volunteered to get to work.Tr: Duvarlar boyandı, mobilyalar yenilendi ve iç mekanlar kışın soğundan korunaklı hale getirildi.En: The walls were painted, furniture was renewed, and the interiors were made winter-proof.Tr: Emir her santimetreyle ilgileniyor, Elif ise moral bulmaya başlıyordu.En: Emir was involved in every detail, and Elif began to find morale.Tr: Bir akşam, kar şiddetli yağıyor, pencereyi tokmak gibi vuruyordu.En: One evening, the snow was falling heavily, knocking on the window like a hammer.Tr: Çatının altında, Emir ve Elif karşılıklı oturmuşlardı.En: Under the roof, Emir and Elif were sitting across from each other.Tr: Sessizlik bozuldu.En: The silence was broken.Tr: "Emir," dedi Elif, "bazen korkuyorum...En: "Emir," Elif said, "sometimes I'm scared...Tr: Her şeyin üstesinden nasıl geleceğiz bilmiyorum."En: I don't know how we'll overcome everything."Tr: Emir gülümsedi.En: Emir smiled.Tr: "Korkma," dedi, "buradayız.En: "Don't be afraid," he said, "we're here.Tr: Birlikte başaracağız.En: We'll succeed together.Tr: Bu ev sadece bir ev değil, bizim yeni hikayemiz."En: This house is not just a house, it's our new story."Tr: Kar fırtınasının ardından gökyüzü tertemiz olmuştu.En: After the snowstorm, the sky was crystal clear.Tr: Emir ve Elif, ortaya çıkan güneşin altında durup çalışmaları izlediler.En: Emir and Elif stood under the emerging sun and watched the work.Tr: Gelen ilk misafirlerle birlikte, kahkahalar ve konuşmalar evi doldurdu.En: With the first guests arriving, laughter and conversation filled the house.Tr: Konukevi fikri başarılı olmuştu.En: The guesthouse idea had been a success.Tr: Elif, güçlü ve bağımsız hissediyordu.En: Elif felt strong and independent.Tr: Emir ise amacını bulmuştu; ailesini mutlu görmek.En: Emir found his purpose; seeing his family happy.Tr: Cappadocia'nın eşsiz manzarasında, yeni bir başlangıç vardı.En: In the unique landscape of Cappadocia, there was a new beginning.Tr: Emir ve Elif için her gün, yeni bir umutla başlıyordu.En: For Emir and Elif, every day began with new hope.Tr: Karların beyaz örtüsünün altında, iki kardeş, geleceğe güvenle bakıyordu.En: Under the white blanket of snow, the two ...
Todavía no hay opiniones