Siblings Reunite Amidst the Magic of Kapadokya Podcast Por  arte de portada

Siblings Reunite Amidst the Magic of Kapadokya

Siblings Reunite Amidst the Magic of Kapadokya

Escúchala gratis

Ver detalles del espectáculo
OFERTA POR TIEMPO LIMITADO. Obtén 3 meses por US$0.99 al mes. Obtén esta oferta.
Fluent Fiction - Turkish: Siblings Reunite Amidst the Magic of Kapadokya Find the full episode transcript, vocabulary words, and more:fluentfiction.com/tr/episode/2025-11-06-08-38-20-tr Story Transcript:Tr: Kapadokya'nın büyülü manzarası, sonbaharın renkleriyle daha da güzel görünüyordu.En: The magical landscape of Kapadokya looked even more beautiful with the colors of autumn.Tr: Emir yavaşça yürüdü.En: Emir walked slowly.Tr: Kalbinin derinliklerinde bir huzursuzluk vardı.En: There was a restlessness deep in his heart.Tr: Uzun yıllar boyunca kardeşlerinden uzak kalmıştı.En: He had been away from his siblings for many years.Tr: Şimdi Cumhuriyet Bayramı vesilesiyle onları bir araya getirmeye kararlıydı.En: Now, on the occasion of Republic Day, he was determined to bring them together.Tr: Aslı balkondan dışarı bakıyordu.En: Aslı was looking out from the balcony.Tr: Gökyüzünde sıcak hava balonları yükseliyordu.En: Hot air balloons were rising in the sky.Tr: Ancak kalbindeki ağırlık, manzaranın görkemiyle hafiflemiyordu.En: Yet the weight in her heart wasn't lightened by the magnificence of the view.Tr: Emir’in gelişi, özlemden ziyade öfke hissettiriyordu.En: The arrival of Emir made her feel anger rather than longing.Tr: Kerem ise, en küçükleri olarak, her daim öylece durur ve ablaları ile ağabeyi arasındaki gerginliği izlerdi.En: Kerem, being the youngest, always stood aside and watched the tension between his sisters and brother.Tr: Kalbinde barış ve aidiyet isteği vardı.En: He longed for peace and belonging in his heart.Tr: "Belki bu sefer barışı sağlayabiliriz," diye içten içe umut etti.En: "Maybe this time we can find peace," he hoped inwardly.Tr: Emir, Aslı’nın yanına oturdu.En: Emir sat down next to Aslı.Tr: "Aslı," dedi yumuşak bir sesle, "seni dinlemek istiyorum, ne hissettiğini bilmek istiyorum."En: "Aslı," he said in a soft voice, "I want to listen to you, I want to know how you feel."Tr: Aslı önce sessiz kaldı, sonra birikmiş hislerini anlattı.En: Aslı was silent at first, then she expressed her accumulated feelings.Tr: "Bizi bıraktın, Emir.En: "You left us, Emir.Tr: Çok zor zamanlarımız oldu."En: We had very difficult times."Tr: Emir, derin bir nefes aldı, "Haklısın Aslı.En: Emir took a deep breath, "You're right, Aslı.Tr: Bunu kabul ediyorum ve özür dilerim.En: I accept that and I'm sorry.Tr: Ailemizin yanında olamadığım her an için gerçekten üzgünüm."En: I'm truly sorry for every moment I couldn't be with our family."Tr: Sessizlik bir süre devam etti.En: The silence lasted for a while.Tr: Rüzgar, peribacalarının arasından esiyordu.En: The wind was blowing through the fairy chimneys.Tr: Yavaşça, Emir ve Aslı arasında bir köprü kuruldu.En: Slowly, a bridge was built between Emir and Aslı.Tr: Her ikisi de eski yaralarını sararken, gözlerinde beliren gözyaşları yokluktan gelmiyordu; affın müjdecisiydi.En: As they both healed their old wounds, the tears appearing in their eyes were not from emptiness; they heralded forgiveness.Tr: Sıcak hava balonlarının yükseldiği sabahın erken saatlerinde, üç kardeş birlikte kahkahalar attılar.En: In the early hours of the morning when the hot air balloons rose, the three siblings laughed together.Tr: Geçmişin acısı, yerini tatlı anılara ve yeni başlangıçlara bıraktı.En: The pain of the past was replaced by sweet memories and new beginnings.Tr: Emir, kardeşlerine dönüp gülümsedi.En: Emir turned to his siblings and smiled.Tr: "Yeni bir başlangıç," dedi.En: "A new beginning," he said.Tr: Gözlerindeki umut ve mutluluk, o anın büyüsü kadar gerçekti.En: The hope and happiness in his eyes were as real as the magic of that moment.Tr: Kapadokya'nın büyülü manzarası altında, yeni bir sayfa açıldı.En: Under the magical landscape of Kapadokya, a new page was opened.Tr: Bu sabah, kaybettikleri zamanların adeta telafisiydi.En: That morning was almost compensation for the lost times.Tr: Her uçan balon, kardeşlerin yeni hayalleri gibiydi; yükseğe ve uzağa gitmeye niyetliydiler, birlikte.En: Every flying balloon was like the new dreams of the siblings; they intended to go high and far, together. Vocabulary Words:magical: büyülülandscape: manzaraautumn: sonbaharrestlessness: huzursuzluksiblings: kardeşleroccasion: vesiledetermined: kararlıbalcony: balkonmagnificence: görkemlonging: özlemanger: öfketension: gerginlikbelonging: aidiyetforgiveness: affınheralded: müjdeledisilence: sessizlikchimneys: peribacalarıaccumulated: birikmişcompensation: telafisweet memories: tatlı anılarnew beginnings: yeni başlangıçlarearly hours: erken saatlerweight: ağırlıkexpressed: anlattıhealed: sararkenbridge: köprühearts: kalplerhot air balloons: sıcak hava balonlarıintent: niyetlimoments: anlar
Todavía no hay opiniones